Dikkat: Bu hafta bütün televizyonlar kapanacak!!!

Beşiktan Mezara ilim mi, TV mi?
Bir çoğumuz belirli gün ve haftalardan Yeşilay Haftası, Yerli Malı Haftası ve daha bunlar gibi pek çok haftayı duymuşuzdur. Pekala belirli gün ve haftalardan hiç böyle bir hafta ismi duydunuz mu?

Belki de çok ilginç ama var… Az bilinse de 21-27 Nisan Kapalı Televizyon Haftası olarak isimlendirilmiştir. Kapalı TV Haftası televizyon başında oturmayı alışkanlık haline getirmiş insanlara televizyona bakmak dışında da, bakmaları gereken bir aileleri olduğunu hatırlatmayı amaçlamaktadır. Size saçma gibi mi geldi? Öyle ise böyle bir haftanın neden var olduğunu okuyun ve görün.

Michigan Üniversitesi’nden Rowel Huesmann’ın uzun süren bir araştırmasına göre çocukların 6-10 yaş arasındaki yaşantılarıyla on beş yıl sonra yetişkinlikte sergiledikleri davranışları arasında doğrudan bir bağlantı olduğu ortaya çıktı. Ayrıca bu araştırmada ortaya çıkan önemli bir sonuç da şu olmuştur. Çocuklar televizyondaki vahşetin gerçek olduğunu sanmakta ve bundan olumsuz etkilenmektedir.

Çocuklarda olduğu gibi fazlaca şiddet içeren programları izleyen erkeklerde de, az şiddet içeren programları izleyenlere göre arkadaşlarına veya çocuklarına karşı daha fazla bir şiddet eğilimi ile onları itip kakmaya ve suç işlemeye daha fazla meyilli oldukları gözlenmiştir.

Kadınlar üzerindeki gözlemde ise
fazlaca şiddet içeren pogramları izleyen bayanların diğer iki gruba göre arkadaşlarına birşeyler fırlatma ve sinirlendiklerinde daha fazla fiziksel saldırıda bulunma eğiliminde bulundukları kaydedilmiştir.

Beşikten Mezara Kadar TV

Bu çalışma 1977-1992 yılları arasındaki dönemi kapsamaktadır. Durumun bu günlerde nasıl olabileceğini varın siz tahmin edin. Bir çocuk daha beşikteyken tanışıyor televizyonla.

İnsanlar ortalama günde dört saat televizon izliyorlar. Haftada 7 gün ve senede 52 hafta ile çarpıldığında insan ömrünün ne kadar büyük kısmının televizyona ayrıldığı rahatlıkla hesaplanabilir. İnsan bu hesabı yapınca zamanı olmadığı için okuyamadığı kitapları, gidemediği kursları, kendini ilmi yönden yetiştiremediği saatleri ve boşa geçen ömrü düşünmeden edemiyor. Hele bir de televizyon izleme alışkanlığının aynen devam ettiği düşünülürse aynı kaybın göz göre göre büyüyerek devam edeceğini bilmek insanı üzüyor.
Çocuğunuz televizyon karşısında otururken onun neler düşündüğünü, neler hissettiğini nasıl anlayabilirsiniz ki? Onların siz yokken ne izlediğini nereden bileceksiniz? Televizyon tarafından hissizleştirilmek yerine pek tabi çocuğunuz gerçek hayatta birileriyle iletişim kurabilir, hayal gücünü kullanabilir ve aile fertleriyle daha fazla ve eğlenceli vakitler geçirebilir.

Dikkat TEHLİKELİ MADDE!!!

Çocuğunuz televizyonun dibine sokulmuş seyrederken ne gibi tehlikelerle karşı karşıya olduklarını bilmek isterseniz aşağıdaki maddelere şöyle bir göz atın:

• Beyin gelişimi ve sağlığı açısından iki yaşındaki çocuğunuzun sanal olmayan iletişim yolları ve gerçek ilişkileri olmalı. Aksi takdirde değer yargılarını ve düşünce kalıplarını televizyondan alır. Uzun vadede çocuğunuz tüketimci ve bencil bir kişiliğe sahip olur. Çocuk kendi potansiyelini kullanmak, düşünmek, üretmek yerine hazırcı olur ki bunu hiçbir aile istemez.

• Bir çocuk 18 yaşına gelene kadar ortalama olarak 200.000 şiddet olayı ve 16.000 cinayete şahit olur ve çocukların manevi alemleri perişan olur.

• Kızlar kendilerini daha alımlı ve cazibedar göstermeği ve erkeler de kızları birer cinsel obje olarak görmeyi hep televizyondan öğrenirler. Televizyonun yanında piyasadaki diğer yayınlar da işe katılınca olayın vehameti aileleri ürkütmektedir.

• İki boyutlu bir TV ekranı ve sürekli yanıp sönen ışık çocukların göz sağlığını olumsuz etkilemektedir.

• Çocuklar televizyonun resim borbardımanına maruz kaldıklarından kendileri hayali resimler çizemez, hayal güçlerini ve üretici düşünme kabiliyetlerini kullanamadıkları gibi zihinsel ve sosyal gelişimlerini tamamlayamaz olurlar.

Yukarıda okuduklarınızın hiçbirine inanmıyor bile olsanız, televizyonunuzu kapatıp, şöyle gürültüsüz ve radyasyonsuz sakin bir haftayı ailenizle geçirseniz, yapacaklarınızı planlayarak onlara zaman ayırsanız herhalde zarara girmezsiniz. Eğer çok yoğun bir iş hayatınız veya çalışmalarınız varsa en azından aşağıdakileri yapmaya çalışarak aile ruhunu canlı tutabilirsiniz.

MUTLULUĞUN SIRRI

- Beraberce namaz kılmak

- Yemeği birlikte yemek

- Yemekte herkesin gün içinde yaptıklarını birbiriyle paylaşması

- Ev işlerini beraber yapmak

- Okul ödevlerinde çocuklara yardım etmek

- Çocuklarınızla oyunlar oynamak

- Müspet bir dergi veya gazete alarak görülen ilginç haberleri veya dersleri paylaşmak ve tartışmak

- Dost ve akrabaları ziyaret etmek

- Birlikte bir tatil planlamak

- İmani sohbetler yapmak, çocuklarla beraber ayet ve hadisler okumak

- Ailece bir oyun oynamak

- Ertesi gün hayata dinamik başlayabilmek için vakitlice uyumak

Bunları yaptığınız takdirde, çocuklarınızla ve eşinizle ortak vakit geçirdiğiniz için, duygularınızı paylaştığınız ve hepsinden öte birbirinizi dinleyip anlamaya çalıştığınız için evinizin içindeki havanın değiştiğini ve daha huzurlu bir ortamın oluştuğunu göreceksiniz.

Evinizde inşaallah daha az stres ve daha çok sevgi olacak..

Bir çoğumuz belirli gün ve haftalardan Yeşilay Haftası, Yerli Malı Haftası ve daha bunlar gibi pek çok haftayı duymuşuzdur. Pekala belirli gün ve haftalardan hiç böyle bir hafta ismi duydunuz mu?


“What Do I Need to Know About Children and TV?
http://www.med.umich.edu/1libr/yourchild/tv.htm “University of Michigan
Health System, 30 Apr. 2008.
Huesmann, L. Rowell, et al. “Longitudinal Relations Between Children’s
Exposure to TV Violence and Their Aggressive and Violent Behavior in Young
Adulthood: 1977-1992. Developmental Psychology 39.2 (2003): 201-221.
TVTurnoff.org: Center for Screen-Time Awareness http://www.tvturnoff.org/. 30 Apr. 2008.






Kaynak: Bu makale İrfan Mektebi dergisinden alınmıştır. 

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails