İslâm tarihinin en güvenilir Kur’ân tefsîrlerinden birinin yazarı olan Fahreddîn-i Râzî (rh) (m.1149-1209), ilimle alâkalı bir bahsi tahlîl ederken, güzel bir nükteden bahsediyor:
Mâlikî Mezhebi’nin dışında kalan her üç mezheb (Hanefî, Şâfiî, Hanbelî) köpeği, “necîsü’l-ayn” kabûl eder. Yani köpek, bütünüyle necîstir, pistir. Dolayısıyla evlerde bulundurulması doğru değildir. Ancak köpek, “kelb-i muallem” olursa yani kendisine av avlama öğretilmiş ve koyunları bekleme ta‘lîm edilmişse o zaman durum değişir. Böyle eğitimli bir köpeğin ağzına alıp getirdiği av yenir, sürtünüp dolaştığı yerler temiz kabûl edilir ve onun evde bulunması da mahzûrlu olmaz.
İmam Fahreddîn-i Râzî bu kısımda bir lahza durur ve şu önemli değerlendirmede bulunur:
“Bir köpek
bile ilimden sâdece av avlama işini öğrenir ve bu öğrendiği ile de necîsü’l-ayn olmaktan çıkarsa, hatta insanlar içinde âdetâ âile ferdlerinden bir ferd hâline gelirse, ilim öğrenen insanın, nasıl zirvelere ulaşacağını varın siz kıyâs edin.”