Kimden başlasak bilemiyorum…
Robotik ilminin babası ve sibernetik uzmanı, krank milinin mucidi ve sanayi devrimine yol açan El-Cezeri’yi mi, navigasyon aletlerinin ilk hali olan usturlabı geliştiren Meryem El-Leyla’yı mı, optik biliminin kurucusu, sinema ve fotoğraf makinası gibi pek çok teknolojinin temel prensibini bulan İbn-i Heysem’i mi yoksa günümüzde onun icat ettiği tıp ve ameliyat aletleri hala kullanılan El-Zehravi’yi mi söylesem? Ya da durun dünyada Amerika haritasını ilk sıfıra yakın hatayla çizen Piri Reis’ten mi yoksa, mimaride hala çözülemeyen sırlarıyla Mimar Sinan’dan mı bahsetsek? Durun durun belki de dünyanın ilk üniversitlerinden birini kuran Fatıma el-Fihri’yi anmalıyız. Ben saymakla bitiremeyeceğim. En iyisi siz bunların hepsinin güzelce anlatıldığı bir yere gidin:
1001 İcat ve Sırlar Kütüphanesi
Londra'da Bilim Müzesi’nde sergilenerek
dünyanın en başarılı sergilerinden biri sayılan ve sadece birkaç ayda bile yüzbinlerce ziyaretçi akınına uğrayan bir sergi: 1001 İcat ve Sırlar Kütüphanesi.
18 Ağustos – 5 Ekim 2010 tarihleri arasında Sultanahmet Meydanı’ndaki sergi sabah 10.00’den gece 03.00’e kadar açık olacak ve ücretsiz olarak ziyaret edilebilecektir. 1001 İcat Sergisi hakkında daha fazla bilgi için: http://www.1001icat.com/ resmi sitesini ziyaret edebilirsiniz fakat biz kısaca bahsedelim.
Amaçları dünyanın İslam Mirasını keşfetmesi, Yunan ve Roma medeniyetleri ardından Sanayi Devrimi’ne kadar olanki bin yılı aşkın anlatılmamış bilim ve kültür hikâyelerini ortaya çıkarmak ve İslam’ın, Orta Çağ ya da karanlık çağ diye adlandırıldığı bir dönemde bilimsel ve kültürel başarılarına dair farkındalığı artırmak olan bu sergi çok geniş çaplı bir eğitim girişimidir. Ocak 2010’da Londra’daki Bilim Müzesi’nde başlayan, İstanbul’dan sonra New York ve Los Angeles ve diğer dünya şehirlerini gezecek olan sergi büyük ilgi topluyor.
Oscar ödüllü oyuncu Sir Ben Kingsley’nin başrolde yer aldığı 1001 İcat ve Sırlar Kütüphanesi adlı film, New York Festivali, Amerika Uluslararası Film Festivali (Los Angeles), Hamburg (Almanya) ve IVCA (Londra) Film Festivallerinde 15’ten fazla uluslararası “En iyi Film” ödülünü kazandı.
Avrupa Şaşkın
Londra’da Avrupalılar’ı hayretlere düşüren; ünlü matematikçilerimiz, mühendislerimiz, coğrafyacılarımız ve bir çok bilim adamı ve bilim kadınının ve icatlarının tanıtıldığı sergi tek kelimeyle "etkileyici". Avrupa veba salgınlarıyla ile boğuşup, İrlanda açlıktan kırılırken, Fransa Almanya ile birbirini yerken, kadın acaba "insan" mı tartışmalarının sürdüğü bir dönemde; tıpta ve mühendislikte çığır açmış, binlerce âlimenin olduğu ve hatta astronomide icatlar yapan bilim kadınları yetiştiren medeniyetimizin neler yaptığını görmek ve özellikle gençlere göstermek onlara yeni bir can verecektir diye düşünüyoruz. İslam'ı geriliğin kaynağı olmakla itham edenlerin, kültürümüze ve dinimize saldıranların, Avrupa medeniyetinin halinden gerçekten hiç mi hiç haberleri olmadığını Avrupa’da daha iyi anlamak mümkün.
Sergi Londra’dayken biz de gitme fırsatı bulmuştuk. Orada görüştüğümüz ziyaretçilerin fikirlerini aldık ve aşağıda nazarlarınıza sunmak isteriz:
NE DEDİLER?
T. Swan, 56, Mühendis, İngiliz
Böyle bir sergide bulunmak gerçekten çok güzel. Çok etkilendiğimi söylemeliyim. Ben mühendisim. Buraya gelmeden de Müslüman bilim adamlarının buluşlarıyla ilgili elbette bazı fikirlerim vardı ama özellikle El-Cezeri’nin Filli Su Saati beni çok etkiledi.
İnsanların karanlık çağlar diye nitelediği çağların aslında sadece Avrupa için karanlık çağ olduğunu gördüm bugün. Çünkü o çağlarda biz tam bir karanlık içindeydik. Birbirimizi öldürüyorduk, hastalıklar, salgınlar, eşitsizlikler vesaire vesaire perişan durumdaydık. Ama bakıyorum ki o zamanda Müslümanlar robotlar yapmışlar, hastanelerde cerrahi operasyonlar yapmışlar, kahveyi bulmuşlar, müzikle sanatla uğraşmışlar, mimaride çok ileri gitmişler. Çok merak ettiğim şey neden sonra bu kadar ileri düzeye gelen bir medeniyet gerilemiş. (Not: Bediuzzaman Hazretleri bu soruya cevabı Hutbe-i Şamiye adlı eserinde çok güzel veriyor. Konuyla ilgili bu makalenin giriş bölümünü tekrar okuyunuz.)
A. Victor, 33, İktisat Uzmanı, Polonyalı
Bu tarz bilgilendirici ve eğitici faaliyetlerin yapılması çok güzel. Ben bunların hiçbirisini bilmiyordum. Ben iktisatçıyım. Eşim ise bilim kadını. Buraya çocuklarımızı da getirdik. Bu vesile ile İslam toplumunda bilimin önemini görmüş olduk. Bize medyada yansıtılan İslam ile bu çok farklıymış. Keşke başka sergiler de olsa, daha çok öğrensek. Ayrıca ben Arap ülkelerine, İran’a ve Türkiye’ye gittim, hiç terörist görmedim, gayet güzel ülkeler.
M. Adam, 46, Memur, İngiliz
Müze hoşuma gitti. Oğlum ve eşimle geldik. Böyle şeyler yapılması güzel. İslam’ın terör ile anılması, bütün Müslümanların bu zan ile yaşatılması bence saçmalık. Benim eşim İrlandalı ve olayları az çok biliyorum. Bu aynı Kuzey İrlandalıların hepsine terörist denmesi gibi bir şey. Bilirsiniz, biz de burada bazı sorunlar yaşadık. Ama birkaç saldırıdan dolayı bütün bir millet zan altında bırakılamaz. Basındaki İslam imajını değiştirmek zor ama bu gibi sergiler biraz olsun bilgilendirebilir. Hristiyan olarak büyütüldüm ama benim dinlerle pek ilgim yok. Her dinde problem olabileceğini, aşırılık yapanların muhtemelen çıkabileceğini düşünüyorum.
C. Sylvia, 40, Halkla İlişkiler Uzmanı, İsviçre
Uzun yıllardır Londra’da yaşıyorum ve bilime önem veririm. Böyle bir serginin düzenlenmesi güzel ve de şaşırtıcı. Müslümanların bu kadar icat yaptığını ilk defa gördüm. Şaşırdım doğrusu. Medyadaki o kadar haberden sonra insan burada etkileniyor tabi ama bence yeterli değil. Bu tarz etkinlikler artırılmalı.
İşte ilk görücüye çıktığı Londra’dan tam not alan sergiyle ilgili avrupa böyle düşünüyor. Bakalım siz gördükten ne düşüneceksiniz? Unutmadan tekrar hatırlatalım, son gün 5 Ekim.